seni beklerken iplik iplik uzayan karanlık bir gecedeyim elimde iğne iplik İdris Nebi'nin çırağıyım her gün yırtılan göğü dikiyorum, yarılan yeri bir kez olsun bir teğel atamadım yaralı yüreğime... seni beklerken insanlar gelip geçti buradan ne selam veren oldu ne de konuşan kimisi nehri yüzerek geçti kimisi paçalarını sıvayıp girdi serin sulara karşıya geçenler de oldu nehrin sularına kapılıp giden de her gidenin ardından bakakaldım sadece kendimi kurtaramamışken bu akıntıdan

Türkiye tarihinin en ümitsiz ve zayıf günlerinde “Vatan bir bütündür, parçalanamaz.” “Manda ve himaye kabul edilemez!” şuuru ile haykıran, umudun doğduğu şehrin hikâyesini anlatan bu kitap Erzurum’un tarihine vâkıf bir tarihçinin, güçlü bir kalemin ancak yazabileceği geniş oylumlu bir roman olarak tarihe geçecek, Muzaffer Taşyürek’in “Ustalık Eseri” olarak kütüphanelerimizde yerini alacaktır. Bu kitapta Tarih’in sayfalarından silinmek istenen bir milletin, koca bir İmparatorluğun küllerinden yepyeni bir dev

Dünya üzerinde bilinen tüm diyarlarda ve zamanlarda yolunda gitmeyen bazı şeyler olurdu. Ancak insanların çoğu, bu yanlış giden şeyler kendilerini etkileyinceye kadar olanlara aldırış etmezdi. Benim için de durum pek farklı değildi. Ancak başıma gelen bir dizi aksilikle hikâyem bambaşka bir boyut kazandı. Hayatımı düzeltmesine yardımcı olması için kendisine başvurduğum profesör; beni küçük bir sandığın, sembollerin ve harikulade insanların peşinde yedi katmanlı bir yolculuğa çıkarmıştı. Hayat kadar kısa bir

Bütün hikayem yeni bir bilim dalı kurma isteğimle başladı. Yolda hayal arkadaşımı kaybettim. Derin düşüncelerle hayatıma devam ederken kitapçı çırağı oldum. Ustam Eşref amca gönlüme dokundu. Bana yolculuğun kapılarını açtı. Bir kitabın rehberliğinde hem coğrafyaları gezdim hem de kendime seyahat ettim. Sonuçta ne mi oldu? Sonların başta söylenmeyeceğini bilecek kadar iyi bir kitapçı çırağı oldum. "Kaybedenler bulmaya çalışır Düşenler aramaya başlar Yollar, kuşlar, insanlar pusula olur Arayanlar adım adı

Yırtık bir coğrafyada endişeler içinde yaşamak oldukça yorucudur. Paramparça olmuş kimlikler, haritalar, hasretler, göz yaşları acı birer yorumdur. Ve bize ait olmayan yorumlar çoğu zaman bizi yorar. Daha biz gibi yorumlamak için biraz yorulmaya var mısınız? İşte sizi on altı farklı öyküyle çeşitli soruların kesif maceralarına davet ediyoruz. Ayranın hikayesi bir ayrılık hikayesi olabilir mi? Osmanlı arşivlerinin Bulgaristan'a göçü nasıl oldu? Çayın dem tuttuğu gibi (s)özün de tuttuğu bir dem var mıdır? Kal